18 Nisan 2021 Pazar

"Your Home in Japan"

Tennoji İstasyonu’nun hemen yanında bir hostelde biraz zaman geçirmiştim. Kirli, kötü kokan, askeriye koğuşu gibi ruhsuz, tavan arasında farelerin gezindiği bir hostel değil; bir Japon hosteliydi ve bu da konfor demekti.

Bu hostelin kapısında kiralayabileceğiniz bisikletler ve bir sigara içmek, biraz temiz hava almak için oturabileceğiniz ufak bir koltuk vardı.


Kapıdan içeri girdiğinizde sağ tarafta, içerisinde her türlü mutfak malzemesi, çok rahat olmasa da oturacak koltuklar, G*me of Thr*nes’un son sezonunu, ne berbattı değil mi ama, izleyebileceğiniz bir televizyon, kimsenin okumadığı sadece süs olsun diye rafta duran broşürler ve kitaplar, daha önce orada konaklamış olanların bıraktığı notlar ve duvarda kocaman bir harita olan; insanların gün içerisinde yemek yediği, sohbet ettiği, vakit geçirdiği sevimli bir mutfak vardı. Bu mutfakta bazen doğum günü kutlanır bazen sabahlara kadar sohbet edilir bazen de tüm geceyi Namba’da bir barda geçirdikten sonra uyuyakalınırdı.


Çamaşır makineleri bodrumda dururken, misafir odaları ikinci kattan başlar ve üst katlara doğru giderdi. Eh tabii ki en güzel oda da duşların hemen yanındaki, sokağa bakan balkonu ile altı kişinin aynı anda konaklayabileceği 202 numaralı oda idi. Bu odadan bir kat aşağı indiğinizde dünyanın her köşesinden insanların olduğu o mutfakta bulurdunuz kendinizi. İşin ilginç yanı bir aşağı katta türlü sohbetler edebileceğiniz onlarca insan varken 202 numaralı odadaki yatağınızın perdesini çektiğiniz zaman bir anda tek başınıza kalabiliyor olmanızdı. Daha da ilginç olan ise tüm eşyalarınızı bu odada bırakıp gidecek dahi olsanız eşyalarınızın asla ama asla ortadan kaybolmaması, sizi bıraktığınız yerde bıraktığınız şekilde bekleyecek olmasıydı. Bu odada bazen bir Yeni Zellandalı bazen bir Fransız bazen de bir Iraklı kalırdı. Her misafirin ayrı bir hikayesi, ayrı bir rotası olurdu. Bu misafirlerden kimi haftalarca kalır kimi ise gecenin karanlığında gelir ve sabahın ilk ışıkları ile tekrardan yola düşerdi. 


Bu hostelin bir de çatı katı vardı. Hava ısındığı zaman temizlenir, bir masa birkaç sandalye ile tüm geceyi geçirebileceğiniz bir hale gelirdi. Bu çatıdan Abeno Harukas ve Tennoji Park görünürdü. Yağmur altında çok da güzel görünürdü Abeno Harukas. Öyle anlar olurdu ki o masadan kalkmak istemez ve hatta o masadan kalkmanın bir hata olacağını bilirdiniz.


İşte bir zamanlar böyle bir hostelde biraz zaman geçirmiştim.


İstanbul, Türkiye